8 Mart aslında tüm dünyada, çalışan ve emeğinin karşılığını alamayan kadınların yaşadıklarından hareketle doğmuş bir anma günü ve aynı zamanda toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dikkat çekerek farkındalık yaratma günü.

Gelgelelim, daha günler öncesinden Kadınlar Günü diye kozmetik, ev eşyaları, vb. sektörler başta olmak üzere kampanya ve indirim mesajları yağmaya başlıyor, Kadınlar Günü sanki tüketime davetiye çıkarıyor…

Yetmezmiş gibi işyerleri, kurumlar, okullar, vb. birçok ortamda kadınlar gününde karanfil dağıtma, kapı tutup iltifat etme, vb. “hoşluklar(!)” yaşanmakta…

Üstelik bütün bunlar kadınlara hiç sormadan yapılmakta, “canım elbette hoşlarına gider” diye varsayılmakta…

Oysa bu tür girişimler, 8 Mart’ın içini boşaltıp anlamsızlaştırmakta ne yazıkki !…  

            Peki ne yapalım? Nasıl yapalım? Her gün için naçizane önerilerim:

• Lütfen ne olur artık “Bayan” sözcüğü tedavülden kalksın; inanın kibar değil, kadını cinsiyetsizleştiren yersiz bir ifade.
• Kadınların toplumsal yaşama ve iş hayatına katılmaları için her tür destek ve teşvik verilsin, kadın istihdamı artsın,
• Çalışan annelerin doğum izni, süt izni, vb. hakları istismar edilmeden veya maaşından kesinti yapılmadan kullanılsın,
• Aslında doğum izni babalara da anneler kadar verilsin,
• Çocuk yaşta evliliği önlemek üzere her tür çaba harcansın,
• Kız çocukların eğitim hakkı desteklensin, fırsat eşitliği sağlansın,
• Doğurmama isteğine saygı gösterilsin; kürtaj kısıtlanmasın,
• Anne olmanın kadının kendi tercihi olduğu, zorunlu olmadığı herkesçe kabul edilsin,
• Kadın cinayetleri ve aile içi şiddeti önlemek üzere yasal düzenlemeler ve yaptırımlar uygulansın, cezalar caydırıcı olsun,
• Medya ve toplum genelinde eşitlikçi bir söylem gözetilsin,
• Tek tip güzellik anlayışı yıkılsın; dizilerde, reklamlarda, vb. her alanda buna özen gösterilsin, böylece kimsenin ruh sağlığıyla oynanmasın.

Formun Üstü

Formun Altı

Son olarak kadınlardan bir ricam olacak; değerli hanımlar, unutmayın ki her despot ve tecavüzcü erkeğin arkasında ona bu içi boş özgüveni aşılayan bir anne, kendisine emanet muamelesi yapan erkeğin bu hegemonyasını aşk zanneden bir kadın bulunur. Onları alçakgönüllüğe zorlayacak olan sizsiniz. Erkek çocuklarınıza bunu öğretecek olan sizsiniz. Sizi kendi kafasındaki “doğru kadın”a benzetmeye çalışan her erkek potansiyel bir tacizci yani yanlış bir erkektir.

Sağduyumuzu kullanarak ve eşitliği arayarak daha güzel günler paylaşmak umuduyla,

                                                       İnci Güçer

                                        Klinik Psikolog & Psikoterapist