İçimizdeki Deprem

Deprem gerçeğiyle bir kez daha yüzleştiğimiz bugünlerde hepimize çok geçmiş olsun. Uzun süren ve yüksek şiddetteki deprem bu kez fena sarstı, korkuttu ve bazılarımız için bu kadarla da kalmayıp çeşitli hasarlara, yaralanma ve ölümlere yol açtı. Yaralılara acil şifalar ve vefatlar için de başsağlığı diliyorum. Psikolojik ve fiziksel yaralar elbette sarılır, yeterki can sağlığı olsun. Deprem mağdurlarıyla dayanışma için ben ve benim gibi bazı uzmanlar ücretsiz psikolojik danışmanlık ve destek vereceğimizi açıkladık. Ayrıca Türk Psikologlar Derneği, Türkiye Psikiyatri Derneği ve EMDR Türkiye Grubu, bazı hastane ve belediyelerin ilgili birimleri gibi birçok kurum da depremzedelere psikolojik yardım vermek için organize olmuş durumdalar.

Depremle birlikte olumsuz duygular yaşamış olabilirsiniz; korktunuz, çaresiz hissettiniz, dehşete kapıldınız ya da belki hiçbir şey hissedemediniz. Bugünlerde normale dönmeye çalışırken psikolojik açıdan bunları hissetmeniz son derece normal.


Unutmayın ki yalnız değilsiniz, herkes bu duyguları hissetti, hissediyor ve kendinizi daha iyi hissetmek için yapabileceğiniz bir şeyler elbette var. Öncelikle duygularınızı bastırmak yerine ifade etmeye çalışın. Sizi dinleyecek yakınlarınızla iletişim kurmak, yaşananlar hakkında duygu ve düşüncelerinizi paylaşmak sizi rahatlatır. Olumsuz duygulardan kurtulmak üzere alkol veya yatıştırıcı ilaçlardan sakının. Bunun yerine yürüyüş, arkadaşlarla dertleşmek, ibadet, vb. sakinleştiren etkinliklere yönelin. Yaşananlar için kendinizi suçlamak ya da bir günah keçisi aramak uygun olmaz, bu tutum, sadece öfkenizi artırarak psikolojinizi çökertir. Olanı olduğu şekliyle kabul etmek için kendinize zaman tanıyın. Bir de lütfen, yıkım görüntülerini tekrar tekrar izlemeyin, izlettirmeyin. Özellikle çocuklarınızı buna maruz bırakmayın.

Depremin üzerinden bir haftadan fazla zaman geçtiğinde hala şunları hissedebilirsiniz: Depremi tekrar yaşıyormuş gibi hissedebilirsiniz. Rüyanızda deprem görebilir, oturduğunuz yerde sallanıyormuş gibi duyumlara kapılabilirsiniz. Deprem hatırlatan yer ve olaylardan kaçınabilirisiniz. Eve girmek istemeyebilir, olay hakkında konuşmayı tercih etmeyebilirsiniz.  Aşırı gergin olabilirsiniz. Uykusuzluk, sinirlilik, tetikte olma, kolayca irkilme, titreme, çarpıntı, nefes almada güçlük çekebilirsiniz. Geleceğinizi karanlık görebilirsiniz. Eğer bu ve bunun gibi belirtileri iki haftadan uzun zamandır hissederseniz, yaşamınızı güçleştirirse, baş etmede zorlanırsanız, size yardımcı oalcak bir ruh sağlığı uzmanına başvurmanız gerekebilir.

Peki bir depremzedeye psikolojik olarak nasıl yaklaşılması doğrudur? Yakın çevrenizde bir depremzede varsa eğer;

Duygusal olarak; umutsuzluk, çaresizlik, kötümserlik, kaygı, korku, hayal kırıklığı, kendine güvensizlik, değersizlik, öfke patlamaları vb. yaşaması zaten kaçınılmazdır ve bunları yaşaması son derece doğaldır…

Bununla birlikte; zihinsel olarak da kendini yeterince ifade edememe, dikkat ve konsantrasyon sorunları, düşünceleri arasında tutarsızlık, kararsızlık, anlık fikir uçuşmaları, size mesela “anlamsız, mantıksız, saçma” gelecek ifadeler kullanma gibi sorunlar görebilirsiniz. Bu durumda onu sadece dinleyiniz…hiçbir duygusunu, düşüncesini örneğin “mantıklı / mantıksız, doğru / yanlış, anlamlı / anlamsız, iyi / kötü” gibi süzgeçlerden geçirmeyip sadece dinleyiniz…

Diyelim ki kızınız, kardeşiniz, yeğeniniz İzmir’de üniversite öğrencisi ve artık bir daha İzmir’e geri dönmemeyi mi istiyor? Kararını yargılamayınız, neyi yapması ya da nasıl düşünmesi gerektiği konusunda onunla tartışmayınız. Mesela herhangi bir “…melisin / …malısın”la biten cümle kurmayınız…

Bırakın şimdilik böyle düşünsün, yani her nasıl düşünmek istiyorsa öyle düşünsün çünkü bu düşünüş biçimi onun kendisini korumasını, hayata tutunmasını sağlamaktadır…

Her travmatize insanın olduğu gibi bir depremzedenin de en büyük ihtiyacı; koşulsuzca anlaşılmak ve koşulsuzca kabullenilmektir…

Onu hiç yargılamadan, sorgulamadan sadece dinleyin, kabullenin…

Yaraları sardığımız bu dönemde hatırlayalım: Bazı yaralar zamanla geçmez. Ama çoğu zaman, insanın acısını insan alır. Bazı yaralar da başkasına dokununca iyileşir, duygusal temas merhem olur. Bazen de aynı yarayı başkasında da görmek geçirir acıyı. İyileşmek için birbirimizle dayanışmak dileğiyle.

Bu gönderiyi paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir