Sevgililer Günü / Mü ?!

Kuşkusuz yılın en tartışmalı günlerinden olan Sevgililer Günü geldi çattı. Sevgilisi olmayanların genelde isyan ettiği, sevgililerin de kutlamayla ilgili kararsızlığa ya da uyuşmazlığa kapıldığı bu gün, beraberinde birçok görüş ayrılığı ve tartışmayı sürüklemekte. Ama kutlasanız da kutlamasanız da sokaklar, vitrinler, sosyal medya, vs. her  yerde kırmızı kalpli çeşitli objeler gözünüze sokulmakta, strese yol açmakta. Bunca ıvır zıvırın içinde “herkes kendi boşluğunu aşk ile doldurmak, doldurup kendini süslemek istiyor” diyen Ahmet Hamdi Tanpınar geliyor aklıma; sevgi bu değil, sevgi insanın mutlu eder “süslü bir boşluk” ile mutlu olmak imkansızdır.
Aslında insan sevgiye ne kadar açsa, hayatı boyunca sevgiden ne kadar yoksun kalmışsa abartılı kutlamaları dayatan bir noktaya yaklaşmakta. Her şeyin aşırısını, gösterişli hediyeleri, limitsiz eğlenceleri talep etmekte, bunları sevginin kanıtı saymakta. Farklı gibi görünse de, kimileri de sevgi arzusu doyurulmadıkça, bunu reddetme eğiliminde olurlar; onlara göre evlilik yıldönümü, Sevgililer Günü gibi şeyler zaman kaybı, günah, saçma ya da müsrifliktir.  Oysa sevgi açlığını, aşk ve bağlanma ihtiyacını karşılayacak tek şey sevmektir, sevginin ta kendisidir; kalpli eşyaların, pahalı hediyelerin ötesinde olduğu gibi, derin ve gerçek ! İçten kucaklaşmalar, samimi sohbetler, hayatı iyisiyle kötüsüyle paylaşmak, sevdiklerimize sevgimizi göstermek, ifade etmek gibi yalın ve basit davranışlar sevgi ihtiyacının doyum bulmasını sağlar.
En romantik hediye: Bir saat boyunca değer verdiğiniz kişinin kaygılarını (ve duygularını) “yargılamadan” veya onun yerine “çözüm bulmadan”, sadece dinlemektir.* Bunun için, insan önce kendini geliştirmeli, ancak bu şekilde sağlıklı ilişkiler kurup sürdürecek güce ulaşabilir. Düşünsenize, kendi duygularını anlamayan insan bir başkasını nasıl mutlu edebilir?! Kendini sevmeyen biri, karşısındakine aşkla bağlanabilir mi?! Aşk arayanlara duyurulur; önce güzel yalnızlığınıza sığının, orada kendinizi bulacaksınız. Önce benliğinizi kucaklayın; hata, kusur saydığınız ne varsa kabul edin, iyi ve kötü yanlarınızla kendinizi sevin. Sonra mı; sonra her şey çok güzel olacak:)  
İnci Güçer
Klinik Psikolog & Psikoterapist
  *Alain de Botton

Bu gönderiyi paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir