Daha İyi Bir Yaşam Mümkün

Hepimizin,  erken çocukluk döneminden itibaren uzun yıllar kendimizi korumak, güvende hissetmek için inandı(rıl)ğımız bazı yalanlarla yaşamaya devam ederiz. Çocukken bunlar bize doğru görünür ve sımsıkı tutunmak isteriz. Yetişkin olduğumuzda ise; bilişsel düzeyde doğru olmadıklarını bilsek de, inanmaya devam etmeyi seçeriz.

Travmanın Bilgeliği adlı belgeselde Gabor Mate, hikayesini dinlediği genç kadına diyor ki: Ebeveynlerimizden şiddet gördüğümüzde iki seçeneğimiz vardır:  Ya “Annem babam kötü insanlar / Beni sevmiyorlar” YA DA “Ben kötü bir insanım” seçeneklerinden birine inanırız. Kendimizi korumak içinse elimizde tek seçeneğimiz kalır: “Ben sevilebilir biri değilim.”

Çünkü güven duymamız ve korktuğumuzda koşmamız gereken insanlar olan anne baba, daha da korkutucu olduğunda, kötü olanın onlar olduğuna inanmak dayanılmazdır.

Kendimizin kötü, sevgiyi hak etmeyen, hatalı olan taraf olduğuna inanmaksa; anne babamızı çocuk halimizle aklamak ve böylece kendimizi güvende hissetmenin en kestirme yoludur.

Kendi benliğimize dair bu inançlar zamanla öyle kök salar ki ruhumuza; artık daha güçlü olduğumuzu bilsek de, özümüzü yeniden görüp onunla buluşmak imkansız görünür.

Her şeyin mümkün olduğuna yeniden inanmak da mümkün!

Size çok umut verici bir haberim var: imkansız değil. Bazen çok zor görünür, çok emek ister, zaman ister, unuttukça tekrar tekrar hatırlamak ister; ama imkansız değil. Çünkü insan bedeni, ruhu, beyni aslında her şeyin mümkün olduğunu görmeye, özündeki iyilikle bağlantıya geçmeye, diğer insanlar ve ilişkiler içinde iyileşmeye programlıdır. Hepimizin içinde kök salan ve bizi kısıtlayan inançlar kadar, hatta belki daha fazla; gönülden almak ve vermek, şefkat, samimiyet, erdem, dönüşüm, yenilenmek ve bağlantı için hazır bekleyen parçalarımız var.

Siz sadece yaptığınızı ya da yapamadığınızı söyleyip duran sesleri duymaya alışmış olabilirsiniz. Size gerçekte, özünüzde kim oluğunuzu söylemek için can atan seslere alışmak için de, ruhunuzda onları da duymaya yer açabilirsiniz.

Ben güvenli bağlanamam, ben sakin kalamam, ben öyle konuşamam, ben olumlu iletişim kurmayı beceremem, ben hayır/evet diyemem, vb. cümlelerin öznesi SİZsiniz.

O özneyi önce kabul etmeyi, şefkatle sarıp sarmalamayı, sonra da aslında kim olduğunu fısıldamayı ister misiniz? Benden ona selam söylerken şunu da ekleyin lütfen: Çocukken öğrenmen gereken şeyleri şimdi öğrenmeye çalıştığın için, çocuğunun şimdi öğrenmesi gerekenleri ona öğretmekte zorlanıyorsun. En iyi ebeveynler asla zorlanmayanlar değil, zorlandıkları halde yola devam edebilenlerdir. Her şeyin mümkün olduğuna yeniden inanmak da mümkün; buradan başlamaya ne dersiniz?

Bu gönderiyi paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir