2019’un ve hatta 2010’lu yılların sonundayız. 2020li yılların başlangıcı olan yeni bir yıl yaklaşırken birçoğumuz kendinde bir şeyleri yenileme niyetinde, yeni kararlar alma hevesinde ya da yeni yılın neler getireceğiyle ilgili beklentiler halinde… Peki nasıl gerçekleşecek bütün bunlar?!
Zihnimiz gelecek planlarına ya da geçmiş yaşantılara takılıp kaldıysa, şu anda olup bitenler, fark etmeden ellerimizden kayıp giderler. Aslında biliyoruz ki yeni yıl bize bir şey getirmeyecek ya da getirecekse bile o sorumluluk yine bize ait; yapıp yapmadıklarımızla belirlenecek. Önce bunu bir kabul edebilsek…
Dolayısıyla; doğru soru şu: Yeni yıla neler götüreceğiz? Eski alışkanlıkları götüreceksek nasıl bir yenilik olabilir ki?! Olmak istediğimiz kişi olmaya çalışırken kendimizden uzaklaşıp hayatın akışında kendi akışımızı mı kaybediyoruz?! “Başımıza gelen dış dünya olayları ile iç dünyamız arasındaki ilişkiyi fark etmekle başlar işte o çok heves ettiğimiz değişim. Bilinçle fark edemediğiniz her şey kader olarak karşınıza çıkar,” der Jung. Öyleyse “yeni bir ben”e varan yol, farkındalık istiyor.
Oysa hepimiz olasılıklarımızı damarlarımızda taşıyoruz yani bütün mümkünler varlığımızda bulunmakta! Kendi gücümüzün dışımızdan değil, iç kaynaklarımızdan geldiğini kavradığımızda ancak, yeniden başlarız hayata; çünkü yeni bir bakış açısı kazanmışızdır, bunun anlamı; eski benliğimizde bir şeylerin artık dönüşmekte oluşudur. Dönüşüm süreci sarsıcı olduğu kadar huzur vericidir de. Değişim arzusuyla başlayan devinimler, dönüşümler, sancılar ve keyifler… tümü yaşama dahildir çünkü. Yaşam hepsini ve dahasını kapsar, kucaklar…
Olasılıklarımızla gelişip akışta kalarak huzur bulacağımız, yaşamanın keyfine varacağımız bir 2020 diliyorum hepimize; kendi akışımı yine yeniden bulmayı, yenileyip korumayı umarak… 

İnci GÜÇERKlinik Psikolog & Psikoterapist

https://www.gazete4.com/yazarlar/uzman-psikolog-inci-gucer/yeni-yil-psikolojisi/148/